2000’li yıllarda bina otomasyon sistemleri geliştirmeye başlayan Alarko Carrier, geliştirdiği Çevre Göstergesi yazılımı ile bina içlerinde sıcaklık, nem ve karbondioksit oranlarının tek bir veri üzerinden ideal bir şekilde ayarlanmasını sağlıyor. Çalışanlar için ideal ortamı sağlayarak hata oranını yüzde 44 azalttığı belirtilen yazılımla ilgili detayları Alarko Carrier Kontrol ve Otomasyon Teknik Müdürü Metin Selçuk Ercan ile konuştuk.
Öncelikle kısaca Çevre Göstergesi yazılımından bahseder misiniz?
Binaların içindeki sıcaklık, nem ve karbondioksit oranlarının en ideal hale getirilmesini sağlayan Çevre Göstergesi; karmaşık bir fonksiyon oluşturan bu 3 fiziksel büyüklüğü, “0” ile “100” arasında anlaşılabilir tek bir değere dönüştürüyor. Böylece çok daha kolay kullanılabilen otomasyon yazılımıyla, bina içindeki çalışma ortamlarının en uygun seviyede tutulması sağlanıyor. İklim koşullarının en ekonomik şekilde ideal şartlara getirilmesi için, binanın yapısı ve kullanım amacı gibi kriterler de hesaba katılarak sistem işletmeye alınıyor, sonrasında kolay kullanılacak biçimde işletmeciye teslim ediliyor.
Alarko Carrier, fabrika ortamları ve ofislerinde çevre göstergesi yazılımını kullanıyor mu? Kullanıyorsa, ne zamandan bu yana?
Alarko Carrier olarak 2000’li yıllardan itibaren, insanların en verimli olacağı ortam değerlerine odaklanan bina otomasyon teknolojileri alanında faaliyet gösteriyoruz. Çevre Göstergesi yazılımı uygulamasının sadece raporlamayla ilgili ilk örneklerinden birini, kendi fabrika ve ofislerimizde kullanıyoruz. Ancak, ortam değerleri kişilerin çalıştığı alana göre değişiklik gösterdiğinden, imalat ve pazarlama bölümü gibi alanlar için farklı değerler uygulanıyor.
Çok gelişmiş olan yeni sistemimizde, Çevre Göstergesi değerlerini eskisi gibi sadece raporlarda değil, her bölge için ayrı ve canlı olarak ekran üzerinde gösteriyoruz. Gösterge uygulamalı ilk projemizi, Azerbaycan’ın ve Kafkasların en yüksek binası olan Socar Tower’da hayata geçirdik. Türkiye’deki projelerimize uygulamak için, müşterilerimizle görüşmelerimiz devam ediyor.
Çevre Göstergesi nasıl bir verimlilik artışı sağlıyor?
Çevre Göstergesi, çalışanlar için ideal ortamı sağlayarak hata oranını %44 azaltıyor, böylece iki misli verimlilik artışı sağlıyor. Çevre Göstergesi projesi, bina otomasyon teknolojilerinde, personel verimliliğine doğrudan etki eden inovatif bir çalışma niteliğini taşıyor. Genel bütçenin %1’i ile %3’ü kadar maliyetle gerçekleştirebilen Çevre Göstergesi sistemi, bina otomasyonuyla birlikte sunulduğu için, müşteriye maliyeti düşük oluyor.
Diğer taraftan, bir alanın iklimlendirme kalitesi ölçülebilir hale getirilerek, işletmecinin çalışan performansını doğrudan etkilemesi sağlanıyor. Eğer sıcaklık, nem ve karbondioksit değerlerinin her birini ayrı ayrı değerlendirirsek, ortak oluşturdukları karmaşık fonksiyonun niteliğini göz ardı etmiş oluruz. Kendi başına bile yeterince karışık olan bu üç fiziksel büyüklüğün birlikte oluşturduğu kalitenin hesaplanması, sıradan bir otomasyon operatörünün yetkinliklerinin dışında kalıyor. Özellikle bu fiziksel değerlerin neden olduğu performans kayıplarının birbirinden farklılık göstermesi, durumu daha da karmaşıklaştırıyor. Geliştirilen Çevre Göstergesi uygulaması sayesinde, bu üç fiziksel büyüklük değişik kombinasyonlarda değerlendiriliyor. Çevre Göstergesi’nde “100” en ideal değeri, “0” ise en kötü konfor durumunu belirtiyor. Değerin kesinlikle 70’in altına düşmemesi gerekiyor.
Türkiye’de şirketlerin ideal ortamı sağlama konusunda ne kadar başarılı olduğunu gözlemliyorsunuz?
Günümüzde ülkemizde faaliyet gösteren şirketlerin, çalışanlarına tam olarak ideal bir ortam sağladığından bahsedemeyiz. Hatta işletmeciler, birim alan başına en az enerji harcayan bina olmak için yukardaki değerleri sınırlarına çekiyor. Oysa tasarruf edilen para, personelin verimlilik kaybından oluşan zararların yanında çok küçük kalıyor.
Yurtdışında yapılan bir araştırmaya göre, tipik ofis binalarının maliyet kalemlerinin dağılımına bakıldığında, ofis maliyetinin büyük çoğunluğunu çalışan giderlerinin oluşturduğu göze çarpıyor. Araştırma doğrultusunda, ortam değerlerinin yetersizliği nedeniyle çalışanların performansında meydana gelecek %10’luk bir düşüşün, diğer maliyet kalemlerinin 3 katı zarara neden olabileceği öngörülüyor. Bu durum ülkemizde de benzerlik gösteriyor. Dolayısıyla, verimliliği artıran ideal ortamı yaratmak için, bina otomasyon teknolojileri alanındaki çalışmalara hız verilmesi gerekiyor. Alarko Carrier olarak, bu noktada Çevre Göstergesi uygulamasının verimliliği artıran bir anahtar olduğuna, daha fazla verimlilik sağlamak adına önemli adımlar atılacağına inanıyoruz. Bu alandaki çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor.
Şirketler, çevre göstergesi sistemini kullanmak için nasıl bir altyapı oluşturmalı? Bu altyapıyla ilgili teknik detayları paylaşır mısınız?
Öncelikle, iç çevre kalitesini sağlayan sıcaklık, nem ve iç hava kalitesini ölçen sensörleri sisteme eklemek gerekir. Türkiye’de genelde uç üniteler adı verilen fankoil, değişken debili hava kutusu gibi elemanlarla ilgili olarak, genellikle bilgisayarla haberleşemeyen türde en ucuz termostatlar kullanılıyor. Doğal olarak Çevre Göstergesi uygulaması olanağı ortadan kalkıyor. Bu termostatların kesinlikle Bina Otomasyon Sistemi’yle haberleşebilen türde olması gerekiyor. En azından, her alanın sıcaklığını ölçen termostatın otomasyon ile haberleşmesi, bölgeyle ilgili Çevre Göstergesi tahmini yapmamızı mümkün kılıyor.
Türkiye’de bina otomasyon teknolojileri pazarı son 5 yılda nasıl bir gelişim gösterdi? Önümüzdeki dönemde bu alanda ne gibi gelişmeler yaşanmasını bekliyorsunuz?
Gelişen teknolojiyle birlikte artan ihtiyaçlar, diğer alanlarda olduğu gibi bina otomasyon teknolojilerinde de birtakım gereksinimler doğuruyor. Giderek “akıllanan” binalar yeni nesil teknolojilerle donatılarak, otomatikleşmeye başlayan bir sistem haline geliyor. Ülkemizde, bina otomasyonu anlamında akla ilk olarak, ısıtma, soğutma ve havalandırma sistemleri geliyor ki bunların kontrolü, daha fazla enerji tasarrufu sağlamak adına mekanik olmaktan çıkıyor. Her ne kadar çalışmalar sürse de, şu an hâlâ izlenen ve kontrol edilen noktaların büyük çoğunluğunun mekanik otomasyon olduğu göze çarpıyor. Haliyle bu alanda önümüzdeki yıllarda tam otomasyon sağlanacak.
Teknolojinin gelişmesi ve standartlaşma, Bina Otomasyon Sistemi uygulamalarında görev paylaşımının değişmesine yol açıyor. Mekanik cihazların gittikçe akıllı olmaya başlaması, otomasyona bağlanmak için kapılarının bulunması işi değiştiriyor. Haberleşme protokollerinin RS485 ve IP network’lerle sınırlanması ve standartlaşması, BACnet’in standartlaşması, Modbus’ın kullanımı, yapısal kablolamanın tercih edilmesine yol açıyor.
LEED, BREAM, Green Star gibi yeşil bina sertifikalarının en önemli kriterleri arasında yer alan bina otomasyon sistemleri, etkin kullanıldığında personel maliyetinde %5-25, stok maliyetinde ise %10-20 oranında tasarruf sağlıyor.
Türkiye’de bu yazılımı kaç şirket kullanmaya başladı?
Alarko Carrier, bina otomasyon sistemleri alanında bugüne kadar TBMM Ek Binaları, Avrupa Yakası Adalet Sarayı, TAI gibi pek çok önemli projeyi hayata geçirdi. Alarko Carrier’in gerçekleştirdiği otomasyon sistemi sayısı 500’ü aştı.
AKILLI BİNAM