Sabiha Ulusoy Kütüphanesi

Görseller: Erözü Mimarlık

Genel tanımlarıyla kütüphaneler, belli bir disiplin içinde, geniş bir materyal dermesi içeren, bu dermeyi sunma amacı taşıyan ve her türlü bilgiyi ve belgeyi uzun süreli saklama yeteneğine sahip olan kurumlar veya yapılardır. Bilgi kaynaklarını muhafaza etmenin yanı sıra eğitim, araştırma ve boş zamanları değerlendirme işlevleriyle de toplumun çocuk ve genç kesimleri için vazgeçilmezdirler.

Uygarlığın ilk dönemlerinden itibaren inşa edilen kütüphaneler bilgi kaynaklarının muhafazası açısından büyük bir önem taşıdıklarından, içinde var oldukları kültürlerin bilgi ve gelişmişlik düzeyine de yansıtırlar. Bu nedenle tarihi kütüphanelerin yanı sıra günümüzdeki modern tasarımlar da her zaman büyük ilgi uyandırır ve prestijli projeler olarak genellikle ülkelerin en tanındık merkezlerinde inşa edilirler. Ancak metropollerin dışındaki bölgelerde daha küçük ölçekteki başarılı örnekler de en az onlar kadar değerlidir.

Bu örneklerden biri de kuşkusuz Erözü Mimarlık tarafından tasarlanan Sabiha Ulusoy Kütüphanesi’dir. Üzerinde bulunduğu arsa, daha önce gazino/eğlence merkezi olarak kullanılan bir yapının işlevini yitirmesi ve yıkılması nedeniyle, Düzce Belediyesi’nin yerinde kararıyla imar planında “Kültür ve Eğitim Amaçlı Yapı” inşa edilecek bir alana dönüştürüldü. Bu kararın verilmesinde parselin merkezi konumunun yanı sıra güneyinde yer alan Meslek Okulu öğrencilerinin oluşturduğu kullanıcı potansiyeli ve arsanın içinde barındırdığı yaşlı ağaçlarla yeşil alan da önemli bir rol oynadı.

Düzce Belediye Başkanlığı tarafından arsa tahsisinin tamamlanmasından sonra, Düzce’deki üretim tesisleriyle bölge ekonomisine önemli katkı sağlayan Nobel İlaç Sanayii projeye destek verdi.  Şirketin Yönetim Kurulu Başkanı, Sn. Hasan Ulusoy tarafından binanın inşaat giderleri karşılanan kütüphane bağış projesi, 2023 yılının sonlarına doğru tamamlanarak Sabiha Ulusoy Kütüphanesi adı altında hizmete girdi.

Sabiha Ulusoy Kütüphanesi Vaziyet Planı

Zemin kat planı

Mimarlık ofisinin verdiği bilgilere göre, ana caddeye paralel konumda ve dikdörtgen plan şemasıyla tasarlanan bu iki katlı yapı, güneye ve güneydoğuya bakan yeşil alanları olabildiğince koruyabilmek amacıyla, arazinin kuzeybatı köşesine yerleştirildi. Ara bağlantı yoluna bakan batı cephesinde ise yapının mekanik ve teknik alanları oluşturuldu ve otopark alanı da bu cepheye konumlandırıldı. Binanın fonksiyonları arasına, kullanıcıların sosyalleşmesi ve özellikle sohbet ortamlarının oluşması adına, hem iç hem de dış mekânlara hizmet verebilecek küçük bir kafeterya da eklendi.

Ağırlıklı olarak çocuk ve genç kullanıcılar için eğitim amaçlı bu bina tasarımın ana girdileri “sürdürülebilirlik” kavramının alt bileşenlerinden oluşuyor. Bu çerçevede sade ve işlevsel tasarım, doğal ve pasif iklimlendirme, sağlıklı havalandırma, doğal aydınlatma ve doğal malzeme kullanımı ön plana çıkıyor.

Doğu cephesinde karolajlı bir örüntüyle doğu ışığının belli bir tekstürle iç mekâna girmesi ve bina iç yüzeylerinde hareketli bir ışık oyunu oluşturması amaçlanırken, şehir merkezi tarafından yaklaşıldığında da akşam karanlığında dikkat çekici bir cephe efekti elde edilmek istendi. İç mekândaki doğal malzeme çizgisi dış mekânda da ahşap ve bazalt ile sürdürülürken, dış cepheye saflık ve doğruluğun simgesi olan beyaz renk hâkim kılındı.

Yapının uzun kenarlarında yer alan cepheleri tanımlamak üzere tasarlanan saçaklar, her iki uzun cephenin karakteristiğinde önemli söz sahibi olan ahşap dikmelere de kuvvetli bir çerçeve teşkil ediyor. Güney cephesinde pasif iklimlendirme hedefleri çerçevesinde bu saçaklar güneş kontrolü sağlarken, ahşap dikmeler de gün ışığının filtre edilerek içeri girmesine izin veriyor. Benzer şekilde binanın kuzey cephesinde yer alan ahşap dikmeler, bu kez binanın aydınlatıldığı zamanlarda içeriden gelecek ışığın şehirle çekingen bir iletişim kurmasını sağlıyor.

Parselin kuzey sınırını oluşturan Alparslan Türkeş Caddesi’nin işlek trafiğinden kaynaklanan gürültü nedeniyle binanın yola bakan cephesine raflar ve servis alanları yerleştirildi. Doğu ve güney cepheleri ise yapıyı çevreleyen yoğun yeşil dokuya sahip bahçeye yönlendirildi ve geniş saydam yüzeylerle tasarlanarak, yeşil alanın iç mekânla adeta bütünleşmesi sağlandı.

Temel tasarım prensipleri çerçevesinde iyi bir hava kalitesi elde edebilmek için ana mekân yüksek tutuldu. Bu şekilde oluşan asma kat, kitap koleksiyonları ve kısmi çalışma alanları için ayrıldı. Saydam korkuluklar yardımıyla da ana mekânla bütünleştirilerek ferah bir iç mekân algısı oluşturulmaya çalışıldı.

İç mekânın kaplama ve mobilyaları sıcak bir etkiye sahip doğal ahşap ile tasarlanırken, aralarında minderli oturma alanlarına da yer verildi. Asma kat döşemesinin altındaki tavan ahşap akustik panellerle kaplanarak, dar alanda oluşacak yüksek seslerin rahatsızlık vermesi önlendi.

Zemin kat döşemesinden daha düşük kotlu tasarlanan etkinlik alanı, çok işlevli bir mekân olarak öngörüldü. Giriş bölümünden yeşil bitki bandıyla ayrılan bu alanda okumalar, konuşmalar ve hatta oda müziği etkinlikleri düzenlenebilmektedir. İç mekânın doğu kısmında yer alan çalışma grupları gerektiğinde seminer veya sinema düzenine geçebilecek katlanabilir/toplanabilir mobilyalarla tasarlandı. Tavanda yer alan gri kanallardan ise taze hava verilmektedir (bkz. alttaki grafik).

Yapay iklimlendirme ve havalandırma sisteminde taze hava akustik ve optik gerekçelerle kumaş kanallar yardımıyla tavan kotundan verilirken, kirli hava yükseltilmiş zemin kat döşemesinin altına yerleştirilen emiş kanalları ile toplanmaktadır.

Kanal güzergâhı, pencere kenarlarında yer alan sabit oturma birimlerinin alınlarındaki menfezler (sarı renkte) arasından emilen havayı toplayacak şekilde planlanmıştır.

Çatıda kuzey yönüne açılan ışık bandı ve ışıklığın yan duvarına monte edilen aynalar yardımıyla içeriye alınan doğal ışığın etkisi artırılarak, asma kattaki çalışma alanlarının doğal ışıktan üst düzeyde yararlanması sağlandı. Yan yana sıralanan kitap raflarının üzerine yerleştirilen şeffaf yangın duman tahliye kapakları doğal aydınlatma elemanları işlevi de görürken, gerektiğinde atık havanın dışarıya verilebileceği kapaklar olarak da kullanılabilmektedir. Bu alanda küçük bir oturma grubu oluşturularak, kitapların doğal ışıkla rahatlıkla incelenmesine olanak tanınmıştır.

Güney cephesinden alınan tekstürlü ışık

Doğu cephesinden alınan tekstürlü ışık

Yaz mevsimi güneş açısı

Kış mevsimi güneş açısı

Yapay aydınlatma sisteminde ana mekân tavanında lineer genel bir aydınlatma tasarlandı, diğer tüm alanlarda ise lokal aydınlatma öngörüldü. Özel etkinlik alanında yer alan uzun sarkıtlarla yüksek tavandaki boşluğun doldurulması, noktasal aydınlatma ile de çevresinden ziyade etkinliği oluşturan objelerin vurgulanması hedeflendi. Mevsime göre güneş açıları etüt edilerek, cephe tasarımında gün ışığından ve gölge oluşumundan üst düzeyde yararlanıldı. 

Peyzaj tasarımında “yaşam ve bilgeliği” temsil eden bir zeytin ağacı binanın girişinde yer alırken, batı köşesinde ise “dualite/iletişim” kavramlarını temsil etmek üzere sonbaharda farklı renklere bürünen ve farklı zamanlarda dikilen iki ağaca daha yer verildi. Bina girişinde geniş alana yayılan basmaklar bir buluşma noktası olarak düşünülürken, zemin geometrisi binanın rasyonalist görünümüne tezat oluşturacak bir formda tasarlandı.  Bahçenin doğal yapısına özellikle müdahale edilmedi, var olan bitki örtüsü korundu.

Görüldüğü üzere, Erözü Mimarlık ofisi sürdürebilirlik prensiplerine bağlı kalarak hem mimarlık hem de çevresel açıdan son derece başarılı bir tasarıma imza atmıştır. Bu nedenle de Sabiha Ulusoy Kütüphanesi sadece Düzce için değil, özünde tüm ülkemiz adına bir kazanımdır. Düzce Belediyesi’nin arsayı doğal yeşil yapısını koruyan kültür ve eğitim amaçlı kullanıma dönüştürmesi ve bundan en çok genç ve çocukların yararlanıyor olması, gerçekten de örnek alınası bir karar. Özellikle de metropollerimizde yetersiz veya tam tersi uygulamalar söz konusuyken. Özel sektörün bağış desteği de bu gibi yapıların gerçekleştirilmesinde en önemli adımı oluşturuyor, onsuz olmuyor.  Dünyadaki tüm benzer yapılarda bunu görmek mümkün.

Bu bağlamda projenin gerçekleşmesinde yer alan tüm paydaşları yürekten kutlamak gerek. Yazımın başında da belirttiğim gibi, kütüphaneler içinde var oldukları kültürlerin bilgi ve gelişmişlik düzeyini de yansıttıklarından, gelecek nesillere bırakılacak en önemli kültürel miraslarımızdandır. Sabiha Ulusoy Kütüphane örneğinde ise aynı zamanda yeşil bir miras da söz konusudur. Korunması, örnek alınması ve kültür turizmi açısından da olumlu katkı sağlaması dileğiyle.

Ancak en önemlisi, bu son derece işlevsel ve incelikli tasarlanan kütüphanenin onu kullanacak olan çocuk ve gençlere en iyi şekilde hizmet etmesidir.

Zuhal Nakay, Y. Mimar İTÜ/ETH-Zürich

 

Proje bilgileri:

Konum: Uzun Mustafa, Alparslan Türkeş Cad. No:29, 81010 Düzce Merkez/Düzce

İnşaat Alanı: 375 m2

Mimari ve İç Mimari Tasarım: ERÖZÜ Mimarlık, Yük. Mimar Cem ERÖZÜ

Statik Proje: İnş. Mühendisi Murat ÖNER

Mekanik Proje: İLŞEN Mühendislik, Mak. Müh. Günan ÖNAY

Elektrik Projesi: İLŞEN Mühendislik, Elek. Müh. Ferit DURMAZ

Peyzaj Projesi: ERÖZÜ Mimarlık

Aydınlatma Projesi: MATRİKS Aydınlatma

Ana Yüklenici: DECART İnşaat