Akıllı binalar giderek çoğalıyor. İyi bir gelişme mi? Tam anlamıyla kurallara uygun yapılırsa, elbette iyi bir gelişme.
Peki akıllı binaların ne kadarı engelli dostu? Akıllı binalar yapılırken engelliler, yaşlılar, çocuklular, baston ile yürüyenler ne kadar düşünülüyor.
Akıllı bina alıcılarının genç, şehirli, sağlıklı insanlar olduğu gibi bir algı var. Belki reklamlarda hep bu tip kişiler kullanıldığı için böyle algılanıyor. Oysa akıllı binaların geniş bir müşteri yelpazesi var. Akıllı bina üreticilerinin öncelikli hedef kitlesi nedir bu da ayrı bir konu.
Şu bir gerçek ki ülkemizde bu zamana kadar yapılan binaların büyük çoğunluğu engelli dostu değildi. Tekerlekli sandalye, çocuk arabası, baston kullanan kişiler için binalar çok zor, ulaşılmaz. Yeni teknolojiler engelliler için ne kadar kolaylık sağlıyor, inşaat mühendisleri, müteahhitler bu konuyu ne kadar düşünüp uyguluyorlar, engelliler akıllı binalar konusunda ne kadar talepkarlar veya farkındalar veya isteklerini ne kadar dile getirebiliyorlar.
Ülkemiz hem engelli dostu bina konusunda hem de engelli dostu akıllı bina konusunda sıkıntılı. Bu konuyu normal yaşam ve çalışma alanı sınırları içinde de düşünmemek gerek.
Sağlık Turizminde Engelli Binalar
Konu hem bu ülkede yaşayan vatandaşları hem de sağlık turizmi konusunda hasta, engelli ve yaşlıları da ilgilendiriyor.
Kocaeli Sağlık Turizmi Derneği Başkanı ve Türkiyede’ki farklı sağlık turizmi çalışma grupları içinde bulunan biri olarak yaptığımız her çalışma içinde engellilerin şehirlerde ve binalarda ulaşım, erişim zorlukları hep gündeme geliyor. Şehirlerin ve binaların engelli ve yaşlı dostu olmamasından kaynaklı olarak, bu konuda yurt dışından hasta/ misafir/ uzun süreli konaklayacak kişiler getiremiyoruz.
Özellikle güneşi çok az gören kuzey ülkeleri çoğu yaşlı vatandaşlarını güneşli ülkelere 3-6 aylığına göndermek istiyorlar ve bazı masraflarını da hükümet olarak karşılıyorlar. Türkiye bu hasta/ misafirleri alamıyor. Verilen rakamlara göre, 36 milyon Norveçli güneşi çok ülkelere gidiyor. Şu anda 1,5 milyon Norveçli güneşli ülkeye gitmek ve tedavi olmak için sıra bekliyor. Norveç’in vatandaşları için standartları yüksek olduğundan dolayı her ülkeyi tercih etmiyor. Türkiye’ de bir elin parmağı kadar kuruluş bile bu standartları tamamlayamıyor ve şehirler marka olduklarını iddia etmelerine rağmen zaten sınıfta kalmış durumda.
Kısacası akıllı binaların engelli ve yaşlıların yaşamlarını kolaylaştıracak şekilde projelendirilmesi ülkemiz için hem sağlık turizmi konusunda bir avantaj olacak hem de kendi vatandaşlarımızın hayatını kolaylaştıracak.
“Herkes Yaşlı Ve Engelli Adayıdır”.
“Herkes yaşlı ve engelli adayıdır”. Bu sözü asla unutmamak gerekiyor. Kimine erken gelir kimine genç. Ama illaki bu durum yaşanıyor.
Akıllı binalar ile ilgilenen aktörlerin bu alanı da düşünmesi, bu alana yatırım yapması, bu alanın sorunlarına çare bulması gerekiyor.
Akıllı bina özellikleri; kartlı geçiş sistemi, iklimlendirme, havalandırma, yangın algılama, alarm, güvenlik, aydınlatma ve asansörlerinin akıllı olması en önemli şartlar olarak gösteriliyor. Bunların yanı sıra bu sistemlerin birbirlerine bağlanması ve ortak bir merkezden kontrol edilerek yönetilmesi ve sistemlerin anlaşılır olması gerekiyor.
Ayrıca bu konuda mevcut binaların akıllı binaya dönüşmesi, bina rehabilitasyonu da önemli bir konu. Ne kadar başarılı ve verimli olur bu elbette teknik bir konu ama sonuçta bu değişim ve dokunuşların hızla yapılması gerekiyor.
Engelli araçları, bebek arabaları (ikiz arabaları dahil), baston ve ortapedik malzemeler ile yürüyenlere kolaylık sunan, akıllı binalar girişinden ev içi kullanıma kadar hayatı kolaylaştırmalı.
Bir başka konu da önümüzdeki 10-15 sene içinde Türkiye’de ve dünyada yaşlıların sayıca artacak olması. Bu günün ve geleceğin yaşlısı teknolojiyi kullanabilen kişiler olacak ve akıllı evleri kullanabilecekler. Ayrıca tıp alanındaki gelişmelere de baktığınızda evden tedavi, kontrol, bakım, alarm sistemleri, bazı testlerin yapılması üç boyutlu çalışmaları düşündüğünüzde, bu gün planlanan akıllı evler gelişen tıp teknolojisine ne kadar uyum sağlayacak diye akıllara soruları da getirmekte.
İnşaat sektörü insanlara yaşam alanları sunuyor. İnsanların yaşamları her zaman zıpkın gibi sağlıklı olmayabilir. İşte böyle durumlar için inşaat sektörünün sosyoloji, tıp, sağlık alanlarındaki gelişmeleri çok yakından takip etmesi gerekiyor. Önümüzdeki 10-15 yıl kritik bir dönem. Sağlık, ilaç, gıda, beslenme alışkanlıkları, hastalıklar, dünyadaki savaşlar, riskler düşünüldüğünde sağlıklı yaşam bir çok koldan tehdit ediliyor. İnsan zıpkın gibi sağlıklı olmasa da bir alanda barınmak, çalışmak, ulaşmak, zorunda.
Akıllı binaların bu kritik döneme 360 derece diğer disiplinlerle birlikte çalışarak hazırlanması gerekiyor. Binaların dış görünüşünün estetiğinin farklı, beğeni alır olması dışında iç özelliklerinin her türlü kullanıma uygun, kolay erişilebilir ve kullanılır olması, mobilyaların engelli ve çocuklara uygun olması gerekiyor. Henüz bu konulardan o kadar uzağız ki, binaların dışını gösterişli yaptığımızda, hele bir de cam yaptığımızda (güneş yansıması ile dünya ısısını artırdığı ve ısıtmak için de ayrıca fazladan enerji kullanıldığı için son derece zararlı) Birkaç elektronik dokunuş koyduğumuzda akıllı bina diye satmak aslında zor olmuyor.
İnsanlar ister iş yeri ister ev, isterse kongre alanı, otel vb. gibi genel yerler olsun binaları kullandıkça öğrenir, hayatlarını kolaylaştırıp kolaylaştırmadığını ancak kendi eşyalarını içine yerleştirip yaşamaya başladıklarında, birkaç saat veya günlerini orada geçirdiklerinde anlarlar. Binalarda yaşanmadan kendilerine anlatılanlar vaatlerdir. Vaatler herkesin yaşamına uymaz. Engelli ve yaşlıların yaşamına hiç uymaz.
Sözün özü; akıllı binalar ne kadar engelli dostu olarak projelendiriliyor,engelli ve yaşlılar,çocuklular ne kadar düşünülüyor,bunu daima sorgulamak gerekiyor.
Öğr. Gör.Tümay MERCAN
KOU İletişim Fakültesi Öğr. Gör./ Yönetim ve Kurumsal İletişim Danışmanı tumaymercan@hotmail.com @TumayMercan Facebook: Tümay Mercan